istanbul'daydim (bir de cok uzun surmemis olsa da ayvalik, bozcaada, foca, assos, gelibolu'da) . kisacik/ upuzun geciveren/gecmek bilmeyen 3 hafta boyunca. tam geri donecegim gun kar yagiyordu, seyreltilmis beyaz bir boya yukaridan fiske fiske ustumuze sacilir gibi.
cok ozledigim istanbul'a dair tum o detaylari birer saplanti olmaktan cikarip, olmazsa olmazlarim listemden attim, atabildim. artik istanbul, geldigimde beni icine cekiveren bir girdap degil. gecenlerde anlatiyordum birilerine:
"guzelim bogaz'i, grimtrak, kirli bir nehre sattim!" lose-lose situation saniyordum. henuz ayirdinda degilmisim adimlarim ustunde gerisin geri gelecegimin (revenir sur ses pas bir nevi).
gidecegi adreste olmadigini anladigim birine sunu yazdim, 1 haftalik istanbul tedavisinden sonra:
"sabah gozlerimi actigimda sicacik bir istanbul gunesi gunaydin diyor ilk once. sonra annemden ufak bir opucuk, muhtesem bir kahvalti geliyor.
kendimi disari atiyorum. hic yurumedigim kadar cok yurudum istanbul'da. baristik, baristi, baristim. istanbul yoklugumu kabullendi, bense onun varligini. artik geri donmeyecegimi anladik ikimiz de. istanbul 'geri don' cigliklarindan vazgecti , ben de saplantili ozlemlerimden."
detox programina girip cikmiscasina, istanbul'u gecmis'ten, kendimi varligina yahut yokluguna alisamayacagimi sandigim istanbul'dan arindirdim. artik daha ozgur muyum? bilmiyorum.
istanbul dururken baska sehirlerde yasamak neden? diye sayikladigim bir donemde tam da sunlari yazmisim:
"Trenin yaklaştığını duyuyor istasyondakiler, tuhaf bir senkronizasyonla raylara yaklaşıp boşlukları dolduruyorlar birer birer. Göstergelerden
“Train a l’approche ” yazısını okunuyor.
-Paris... Kendine doğru mıknatıs gibi çektiğin rüyaların toplu katliamcısı şehir! Bir rüyakırım, bir düşkırıklığından başka nesin ki!"
cok ozledigim istanbul'a dair tum o detaylari birer saplanti olmaktan cikarip, olmazsa olmazlarim listemden attim, atabildim. artik istanbul, geldigimde beni icine cekiveren bir girdap degil. gecenlerde anlatiyordum birilerine:
"guzelim bogaz'i, grimtrak, kirli bir nehre sattim!" lose-lose situation saniyordum. henuz ayirdinda degilmisim adimlarim ustunde gerisin geri gelecegimin (revenir sur ses pas bir nevi).
gidecegi adreste olmadigini anladigim birine sunu yazdim, 1 haftalik istanbul tedavisinden sonra:
"sabah gozlerimi actigimda sicacik bir istanbul gunesi gunaydin diyor ilk once. sonra annemden ufak bir opucuk, muhtesem bir kahvalti geliyor.
kendimi disari atiyorum. hic yurumedigim kadar cok yurudum istanbul'da. baristik, baristi, baristim. istanbul yoklugumu kabullendi, bense onun varligini. artik geri donmeyecegimi anladik ikimiz de. istanbul 'geri don' cigliklarindan vazgecti , ben de saplantili ozlemlerimden."
detox programina girip cikmiscasina, istanbul'u gecmis'ten, kendimi varligina yahut yokluguna alisamayacagimi sandigim istanbul'dan arindirdim. artik daha ozgur muyum? bilmiyorum.
istanbul dururken baska sehirlerde yasamak neden? diye sayikladigim bir donemde tam da sunlari yazmisim:
"Trenin yaklaştığını duyuyor istasyondakiler, tuhaf bir senkronizasyonla raylara yaklaşıp boşlukları dolduruyorlar birer birer. Göstergelerden
“Train a l’approche ” yazısını okunuyor.
-Paris... Kendine doğru mıknatıs gibi çektiğin rüyaların toplu katliamcısı şehir! Bir rüyakırım, bir düşkırıklığından başka nesin ki!"
evet, daha ozgur muyum bilmiyorum. ama hic olmadigi kadar derin nefes aliyorum.
1 ocak'tan bu yana, kapali butun mekanlarda sigara yasaklandi, ondan mi acaba? ( hinzir smiley)