Wednesday, April 11, 2007

Kac yil gecmis aradan?



Yillar sonra, aradan nice birlikte yasanmamis ani/yildonumu/kahkaha/huzun gectikten sonra, ani bir kararla bulustuk.
Geleceklerini soylediler bana, nasil olacagi(miz) konusunda hicbir fikrim yoktu, ustelik biraz urperiyordum gizliden. ya hayat bizleri, birbirimizi taniyamaz olacagimiz noktalara suruklediyse? ya cocuklugumu, genc kizligimi, ilk asklarimi birlikte atlattigim o iki kiz eskisi gibi degillerse? ya ben?

sonra bir sabah, bir havaalaninda yeniden basladi, 5 yil ara verdigimiz dostlugumuz. Ilk dakikalarimiz urkek, gozlemci... sonralari mutluluk sarhosu 3 genc kadinin Paris'in altini ustune getirme seruveni.

gozlerimizde hala o cocuksu ifadeyle sokak sokak dolanirken, 17 yasimiza geri donduk aniden. bir soyler, bin guler olduk. "ah kaldirimlar biliyor, bir devir muhtesemdik" olduk. notre dame'in tepesinden Paris'e bakan turistlerin en sen kahkahalisi, en huzurlu usuyeni, en guzel fotograf cekeni olduk. Yagmur kusan gargoylelar arasinda saklambac oynayan kendini bilmezlerdik, dik merdivenlerden cikarken/inerken basamaklari saymayan tek grup bizdik ustelik (kimileri zorlasan da klise olamiyor sekerim!)

aaaa seine nehri, aaaaa louvre piramidi, aaaaaa eyfel kulesi diye sen sakrak gezinedururlarken onlar, arsivsizligim/gecmissizligim yuzunden seyrek araliklarla yasayabildigim nostaljik anlarin keyfini cikardim ben.
kah sahil yolunda yedigimiz gozlemelerin kokusu geldi burnuma, kah sabahin korunde yollara dokulup dershaneye gidislerimiz, deli inadimiz, surtusmelerimiz, birbirimizi kiyasiya elestirip sekillendirislerimiz, derslerdeki notlasmalarimiz, sinavlarimiz, sevgililerimiz, sevgilisizliklerimiz, alisverise cikislarimiz, otobus yolculuklarimiz, fotograflarimiz, en ince detayina kadar hayatlarimizi didikleyislerimiz, mektuplarimiz, tatillerimiz, yokus yukari-yokus asagi birinin evinden digerine kacislarimiz, lise son partilerimiz, dans videolarimiz.

ben bu iki kadina istesem de istemesem de, gorussek de gorusmesek de, gobekten bagli kalacagim, evet. birbirimizin hamuruna karisip yogrulduk senelerce, hangi parcamdan, nasil eksik kalabilirlerdi ki zaten? bana 12 yasindan 17 yasina kadar ne yasadin diye sorsalar, anlatacagim her seyde varlar. biz uc guzel cocuk, yasanabilecek en guzel, en saglikli cocukluklardan birini birlikte buyuduk. Ve ben bunu ancak, yuzlerini dahi gormedigim koskoca 5 seneyi gecirdikten sonra, cocuklugumla aramda yillar, 2500 km ve alinmayan ucak biletleri varken, Paris'in yagmur bulutlari parmak uclarimi usuturken farkettim.

buyumek sandigimiz sey birlikte daha cok gulebilmek, birlikte kuculebilmek, yalinayak yere basabilmek, yasaklari cigneyebilmek, daha cok sir tutabilmek, daha cok anlayabilmek, daha cok catisabilmek, nasil catisilacagini ogrenmek, kadinsilasabilmek, topuklu ayakkabi giymeye usenmemek, nasil makyaj yapilacagini bilmek, siselerce sarap tuketebilmek, sabaha kadar durmadan konusurken bir cirpida kacirilmis anlari anlatabilmekmis.

sonrasi?

Ah ne kahraman, ne cesur / Ne güzel çocuklardık / Her yeni günü ümitle /Nasıl kucaklardık /Hem utangaç hem hevesli /Mektepli sevgililerdik /Pek kırılgan pek acemi /Bir söyler bin gülerdik


Ah kaldırımlar biliyor
Bir devir muhteşemdik